Çanakkale’yi severim… Bu kentte yaşadım. Bu kentte büyüdüm. Bu kentte dostlarım var. Biriktirdiğim kişisel tarihim var. Bu kentte biçimlendim. Kısacası bu tezgahın bir ürünüyüm. Kızmalarım, sevinçlerim, gülmelerim hep bu kentin bir parçasıdır. Sanki Konstantin Kavafis’in şiirindeymişim duygusuna kapılırım… “Kent”
'Bir başka ülkeye, bir başka denize giderim' dedin. / 'Bundan daha iyi bir başka şehir bulunur elbet. / Her çabam kaderin olumsuz yargısıyla karşı karşıya / -bir ceset gibi- gömülü kalbim / Aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede? / Yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam / kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün / boşuna bunca yılı tükettiğim ülkede' / Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın / bu şehir arkandan gelecektir. / Sen gene aynı sokaklarda / dolaşacaksın. Aynı mahallede koşacaksın; / aynı evlerde kır düşecek saçlarına. / Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda. Başka bir şey umma- / Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte, / öyle tükettin demektir / bütün yeryüzünde'
Yalnız bir şeyine hala alışamadım. Bunca yıldır alışamadım. Avuç içi kadar kentte birbirimizin ölümlerinden haberimiz olmuyor. Dostlar birbirini haberdar etmiyor…
Haberim olmadı Teneke! Yoksa seni taşımaz mıydım? Fener kahvesinde söz vermiştim biliyorsun; “hepinizi gömecem” diye. Olmadı! Bir daha ki sefere diyecem ama ikincisi…?
Teneke bu kenttin önemli tarihlerinden, tanıklarından biriydi. (Bana göre) Burada doğmuş, burada yaşamış ve şimdi burada gömülü…
Abim bir sanatseverdi. İpek sinemasının gişesinde bilet kesmiş bir sinemasever. Öyle politikadan falan da anlamazdı. Anlayanları da görüyoruz… Yeminliydi, elini kağıda sürmezdi. Şimdi bol bol yapıştır Teneke!
22 Aralık’ta ölmüş, 23 Aralıkta defnetmişler… Bütün bunları tarihe not düşmek için yazıyorum. Nüfus kağıdında Vedat Çalım yazıyor. Benim belleğimde “Tenekeli Vedat” aramızdaki adı kısaca: “Teneke!” güle güle…
ODTÜ
Son bir haftadır ODTÜ konuşuyoruz… Açıklamalar ardı ardına… Başbakan sert yapınca rektörler yarışa girdi. “Başbakanımız haklı” diye… Açıklama yapmalarında bir sakınca yok! Ne kadarlık “bilim insanı” olduklarını cümle aleme gösteriyorlar. Sıkıntın yok! Sıkıntı bu destek açıklamalarını başında bulundukları üniversite adına yapmaları… Galatasaray Üniversitesi Öğretim üyeleri rektörlerinin açıklamasına karşı, karşı bir açıklama yaptılar… Rektör ortada kaldı. Haddini gördü!
Olay ne? ODTÜ’lü öğrenciler protesto etmiş… Hepsi bu! Sonuna kadar demokratik haklarını kullanmışlar! Şiddeti gösteren, provoke eden yine polis… Öğrenciler de karşılık veriyor. Hepsi bu! Ellerinden gelse ODTÜ’yü kapatacaklar…
Az buçuk okuyanlar bilir… Bu ülkede üniversite okuyan herkes mutlaka –en az- bir protesto eylemine katılmıştır. Bizim kuşağımız böyleydi. 68 kuşağı ile zirve yapan öğrenci olayları dünyanın değişmesini sağlamıştır. Soğuk savaşın belinin kırılması böyle başlamıştır.
12 Eylül’le başlayan depolitizasyon bir başka baskı biçimiyle bugün de devam ediyor. İşin özeti budur! Benim merak ettiğim şu: “Bir gün gelecek hepimiz “Teneke” gibi öbür tarafa gideceğiz… Kaçınılmaz son! Arkamızda bırakacağımız sindirilmiş, bastırılmış, korkaklaştırılmış, siyasetten uzaklaştırılmış zavallı gençlik bu ülkeyi nasıl idare edecek! Belki de istenilen bu!
Leman
Leman dergisi son üç haftadır Kaz Dağlarını sayfalarına taşıyor. Bu dağların sadece Çanakkale’nin değil bütün coğrafyanın dağları olduğunun altını çiziyor. Altıncıların karşına dikiliyor! İyi adamların saflarında yerini alıyor… Tuncay Akgün’e çok teşekkürler… Teşekkürler Mesud, Teşekkürler Doğan, Teşekkürler Erhan, Teşekkürler Leman’cı dostlar…
Kaz Dağları sadece kent gündeminde kalmamalı… Tüm ülkeye yayılmalı. Leman Dergisi de bu konuda üstüne düşeni yapıyor. Daha da yapacaklardır. Bir de Kaz Dağları mevzusunu LEMANcıların gözünden görün derim. Alın bir LEMAN…
Gündem yoğundu… Onun için üç yazıyı birleştirdim… Zaten bu ülkenin gündemi çoğul… Hangi birini yazmalı bilmiyorum. Haftada iki gün yetmez oldu!
Bunca sorun içerisinde 2012 yılını tüketiyoruz… 49 yıl tükettiğim gibi 2013’ü de 50. kez tüketeceğim… Umarım bir daha 2012’yi yaşamak zorunda kalmayız. Büyük ikramiyeden de fena şekilde umutluyum. Amortiye razıysanız bilet alın derim. Bu yıl yırtacağım…
-geMici-
BATI-feneri ÇAKMAYA DEVAM EDİYOR…