19 Nisan 2018 Perşembe

Her gün gibi…



16 Nisan / Pazartesi…

Sevgili günlük. Sabah kalktım. Bunda bir acayiplik yok. İnsanlar sabahları kalkar. Benimkisi de öyle bir kalkma. Tabi ki uzun bir tuvalet maceram oldu.(Zaten bu macerayı da yaşamasam hayat çok monoton. Avrupalı gibi zannetmeye başladım.) Kendimi gayet iyi hissediyorum.

Yapmam gereken rutin işlere başladım… Çanakkale’nin sabah ışığında görüntülerini çektim. Bugünlerde kilo mu aldım ne? Adım sayacını kontrol ettim. Gayet başarılı olduğumu gördüm. Epey adım atmışım yani… Zayıflayacak kadar değil ama yeterince atmışım. İnanır mısın günlük, kendime güvenim arttı. Yeşil binanın kameralarını kontrol ettim. Onlar da başarılı…

Akşam her zamanki akşam… Yemek ye, hatunla didiş, çocukla hesaplaş falan filan… Ve yat! Yani her şey olağan seyrinde gidiyor…

17 Nisan / Salı… 

Kendimce “yine aynı bir güne başlamanın” stresindeyim. Lakin hayat aynı monotonlukta… Kendimi tam bir Avrupalı gibi hissediyorum. Ne sıkıcı bir hayat. Yine o muhteşem tuvalet maceram çok başarılıydı.  

Televizyonda biri konuşuyor. “26 Temmuz” “Seçimse seçim” “Gecikirse olmaz” gibi kelimeler uçuşuyor. Ne oluyor len demeye kalmadı 26 Ağustosta seçim olsun diyen bir küçük muhalefet lideri küçük ekranda damarları ortaya çıkarcasına bağırıyordu.

İnanır mısın günlük, kendime geldim. Bir süredir Avrupalı triplerindeydim. Yaşadığım coğrafya Ortadoğu, ben Avrupalı…  Zaten bir şey olacağı kesindi. Asrın lideri gurup toplantısında hala 2019 seçiminden dem vuruyor…

Fırtına… Açıklama üstüne açıklama… Çarşamba günü iktidar koalisyonunun liderleri buluşacak!

Sevgili günlük, akşamı s.tir et. Ben Çarşamba ne olacak onu bekliyorum…

18 Nisan / Çarşamba…

Sabahı zor ettim… 24 saatte bu kadar bilinmez Ortadoğu’ya bile fazla. Avrupalılıktan vaz geçtim Ortadoğulu olmaya çalışıyorum ama Ortadoğulu ‘ya bile hayata yetişmek çok zor…  Bu ne hız… 24 saatte gündem ters yüz…

İktidar koalisyonun liderleri topu topu otuz dakika görüştü. “Esselamu aleykum” “Ve aleykümü” desen zaten 20 dakika… Topu topu 30 dakika süren bir liderler toplantısı. Buradan anlaşılan şu; sarayın ödeneği bitmiş, çay kahve ikramı artık yapılmıyor.
Bir açıklama daha geliyor… Asrın lideri 15:30’da basın açıklaması yapacak!

Seçim tarihi 24 Haziran… Açıklamada sadece şunu demediler… “Biz seçimi az önce yaptık.”

Yabancı basına baktım… “Early election” manşetleriyle verdiler bu gelişmeleri. Tabi batı bunu hala seçim zannediyor. Oysa bu “Early Selection” olmalıydı…

Yani anlayacağın sevgili günlük bu hız bize bile fazla. Avrupalının anlaması zaten mümkün değil…

Ha burada sevgili günlük “26 Ağustos” 24 Haziran” “Erken seçim” Haberimiz yoktu” gibi alt dalgadan seslendirilenlere biz bu coğrafyada “palavra” diyoruz. Sevgiyle kal günlük!

-geMici-


BATI-feneri ÇAKMAYA DEVAM EDİYOR…



14 Şubat 2018 Çarşamba

Deney…
Bilimin kendisi…
Hayatı deneme yanılma haliyle yaşıyorsanız bu sizi bilim adamı yapmaz. En fazla cahil yapar. Çocuk sobada yanan ateşi görür. İlgisini çeker. Bir iki yanına gider. Keşfetmek ister. Bu çocuğun ateşle ilk sınavıdır. Anne-baba ısrarla “cız” falan deseler de çocuk elini en az bir kere yakacaktır.
Çocuk elini bir kere yaktıktan sonra bir daha sobaya yaklaşmayacaktır. Bu çocuğunuzu bilim adamı yapmaz ama bu bir hayat deneyimidir. Kendince bilinmeyeni keşfetmiş ve öğrenmiştir.
Sobayla şaka yapılmayacağını öğrenmiştir. İkinciye elini yakıyorsa şüphe duyun. Eğer üçüncü ve daha fazlasını yapıyorsa hiç uğraşmayın hemen sanayiye iyi bir ustanın yanına verin. Eğitim sistemi içerisinde zayi olmasın…
İnsanlık Tarihi kocaman bir birikimdir… Her çocuğa “en baştan başla” deme şansımız yok. Zavallı çocuk insanlık tarihinin 10 bin yılda biriktirdiklerini 70 yılda nasıl bitirecek? Onun için okula gidip insanlık tarihinin birikimini öğrenecek. Sonra yol ayrımı…
Yol ayrımı bir;
İnsanlık tarihine bilgi katacaksa bilim adamı olup yeni ufukları keşfetmeye, soru sormaya, neden-sonuç ilişkilerini çözmeye kendini adayacaktır. Deney yapmayı sürdürecektir. Yapılmış deneyleri değil, hiç kimsenin aklına gelmemiş deneyleri yapacaktır… Biz de ona “bilim insanı” deyip gıptayla bakacağız. O çocuğu tebrik ediyorum…
Bir ikinci yol ayrımı daha var…
Kolaycı! Soba-çocuk ilişkisiyle hayata devam eden bizler… Bizler de ikiye ayrılıyoruz… Elini bir kere yakıp hayata devam diyenler ama hayatını da böyle sürdürenler. Sanki insanlık tarihinde yokmuş gibi deneme-yanılmama süreciyle yaşamaya devam edenler.
Ulan bilim orada duruyor… Kütüphaneler doldurmuş. Oku biraz… Her şeyi de deneme… Biraz da biriktirilmiş bilgiden yararlan. Ama olmaz! İlle de deneyerek öğrenecek. “Hakikaten atom parçalanıyormuş” diyecek. Evet, parçalanıyor… Hem de feci bir şekilde. Ama soba değil ki bu? Atom… Hanım bağıracak şimdi “maf ettiniz evi”
Hayat zor… Bu ikinci yolda bir de ısrarcılar var ki, ne desen fayda etmez!
Hayata başladıkları gibi devam ederler. Deney onların hayatlarıdır. Tek farkları denediklerinin hemen unuturlar. Tekrar tekrar aynı şeyi denemeye devam ederler. Denedikleri aynı şey, sonuç aynı şey! Aynı deneyden farklı sonuç da beklemezler… Israrla denemeye devam ederler, denediklerini unuturlar. Balıkla aynı hafıza kartına sahiptirler… Hatta bazı balık türlerinin daha zeki olduğu haller bile görülebilir. O bazı balıklardan farkları kendilerini “deneysel bütünlüğün” süzme sonuçları zannetmeleridir.
Ondandır memleket havası… 8/9
-gemici-
BATI-feneri ÇAKMAYA DEVAM EDİYOR…