Barışı nasıl anlıyorsak... Barışın kentinden BARIŞ'a bin selam! Barışı
tüketip her şeyi savaşa yüklemiş bir anlayışın doruklarında yaşıyoruz ve
yalancıktan da olsa içi boşaltılmış "barışa" methiyeler düzüyoruz...
Barışın yalnızca bir tek anlamı varken nasıl oluyor da beş
harften oluşan bu zavallı kelimeye binlerce anlam yükleyebiliyoruz. Dünyanın neresine
giderseniz gidin "Barış" dediğinizde anlaşılan anlam sadece bir tane
olurken...
Önünüze çıkan on kişiye barış deyin ve duyacağınız
çeşitliliğe siz de şaşırın...
Peace, Paz, Frieden, Page, Bakea, Cbet, Mir, Ukuthula...
Hepsi aynı anlama geliyor... Barış? Herkesin barışı kendine... Ya vardır ya da
yoktur! Aması falan da yoktur... O, bizim keşfimizdir...
Haber alma hakkı anayasal bir haktır...
"Ortada bir anayasa mı var da anayasal haktan
bahsediyorsun" diyebilirsiniz. Ben sadece işin yasal zeminini yazmak
istedim. Şöyle de diyebilirim: Haber alma hakkı insani bir haktır... Sadece
haber alma hakkı değil, doğru haber alma bir haktır!
Seçime giderken ortada dolaşan bir çok dezenformasyon
yapılacak. "Yalan haber" sanki olağan bir şeymiş gibi ortalıkta dolaşacak.
Aynı "Kabataş" haberleri gibi... "Camide içki içtiler"
gibi... Ve akla hayale gelmemiş binlerce masa başı haber gibi... İnsanların
kafaları karışacak... Nasıl ki 7 Haziran seçimlerine giderken haber
bombardımanına tutulduysak aynı bombardıman daha da şiddetli şekilde gelecek.
Yetmeyecek...
Sağda solda kalmış bir kaç "muhalif" gazete,
televizyon, radyo, internet sitesi de kapatılacak... Bunları yaşayarak
göreceğiz... Sonra gazeteciler de ayıklanıp içeriye atılacak. Bir kulp bulup
içeri atacaklar ama gazetecilik suçundan değil... Bir kulp nasıl olsa bulunur.
Böyle ülkeye böyle kulp deyip unutacağız olanları...
İki ay sonra sandık başına gideceğiz... Tabi iktidar bu
hızla erimeye devam ederse siz seçimi bir kaç yıllığına unutun derim... Nasıl
olsa geçici bir seçim hükümeti mevcut. Nasıl olsa altı aydır geçici hükümetle
bir şekilde yönetiliyoruz... Bir engel var mı?
"Başbakan, muhalefet partilerine çağrı yaptık
gelmediler" derken herhalde şaka falan yapıyordu. Öyle bir şaka yaptı ki, partileri
bile muhatap almayarak direk kendinin seçtiği milletvekillerine bakanlık teklif
etti. Partiler yok saydı. "Çağrı yaptık gelmediler" demek ne demek?
Ben anlamadım... Çizerek tane tane anlatılırsa anlayabilme
kapasitem mevcut olduğunu sanıyorum... Pek emin değilim aslında. Ortam,
anlaşılması zor... Aynı dili kullanmıyoruz sanki... Aynı "Barış"
gibi...
Farklı hayatları ne yazık ki, aynı zamanda ve aynı ülkede
yaşıyoruz...
-geMici-
gemici@yandex.com
BATI-feneri ÇAKMAYA
DEVAM EDİYOR...