Pazar günü barış süreci kapsamında Kolin Otel’de Marmara
Heyetinden Başkan Vekili: Mithat Sancar, Sekreter: Levent Korkut, Ali Bayramoğlu,
Hülya Koçyiğit’in katılımıyla bir toplantı yapıldı. Otel önünde protesto vardı.
Toplantı başladığında salonda da tepkiler oldu. Ayrıntılarını basından takip
etmişsinizdir.
Bütün bunlar sürecin içinde olması gereken normal
tepkilerdi. Olmaması bir anormalliktir. Tüm ülkenin tornadan çıkmış gibi aynı
düşünmesi, hem fikir olması ciddi bir tehlikedir. Böyle bir şey olursa, tek ses
çıkarsa orada ciddi bir sorun var demektir.
Benim kuşağım “faşizmi” iyi tanır. Üstünden silindir gibi
geçmiştir. 500 bin kişi içeriye alınmış, işkencelerden geçirilmiş, kayıplar,
ölümler, idamlarla yok edilmeye çalışılmıştır. Bunlar da devlet eliyle
yapılmıştır. Bu bir…
Yine aynı devlet “karda yürürken kart kurt ses çıkaran
dağ Türklerine Kürt denir” derken, benim kuşağım Kürt sorunu üzerine kafa
patlatıyordu. Çözüm önerileri üretiyordu. Aramızda en az elli yıl var. Bu da
iki…
12 Eylül faşizminin üstüne çizik attığı kuşağım, devletin
hiçbir mekanizmasında karar verici noktada yer almamıştır. Üç…
Yani devletle devrimciler arasında büyük bir uçurum
vardır ve bu uçurum asla kapanmamıştır. Böyle de kalması iyidir. Devleti iyi
biliriz. O da bizi bilir. Büyük bir olasılıkla bu duygu ve düşüncelerle ölüp
gideceğiz. Zaten yola da düştük… 33 yıl önce faşizmin ayırdığı yoldaşlarımızla
buluşmamıza az kaldı.
Şimdi dönelim toplantıya… Toplantıda ne konuşulduğunun,
ne dendiğinin hiçbir önemi yok.
AKP hükümeti dokuzar kişiden yedi “akil” ekip oluşturdu.
Bu ekipler de kentlerde sivil toplumla toplantılar düzenleyerek toplumun ne
düşündüğünü öğrenmeye çalışıyor. Yani bürokrasinin ne düşündüğünü öğrenmeye
çalışmıyor. Yani vatandaşın ne düşündüğünü öğrenmeye çalışıyor. Valinin ne
düşündüğünü zaten biliyor. Peki, bu toplantıda valinin işi ne? Bir genç konuşuyor.
Vali arkasını dönüp; “Alın bunu dışarı…” demek için sanırım.
Peki, bürokratların işi ne?
Heyet ile görüşmekse, bunun yeri o salon değil… Evet,
belediye başkanı da vardı. Belediye başkanı seçilmiş bir başkandır. Çanakkale'nin seçtiği bir başkandır. O salonda Çanakkaleli varsa başkan da orada olmak
zorunda. Çanakkale Belediye başkanı sadece ona oy verenlerin başkanı değil
çünkü…
Tepkiler tabi olacak! Vatandaşın biri tepki gösterdi.
Müdüre mi kaldı orada karşı tepki vermek! Sana düşmez orada tepki vermek! Bir
tepki verilecekse salon verir. Zaten verdi de… Sen zaten orada olmaması gerekensin!
Bu savaşı “biz” çıkarmadık. Ama barışı yapmak yine bize
düştü! Barış da toplumun bir kesimiyle yapılmaz! Barış, toplumun hepsiyle
yapılır. Bu da barış için yetmez! Barışın olabilmesi için hukukun olması
gerekir. Hukuk yoksa barış olmaz! Barışı sürdüremeyiz! Bu partiler yasasıyla
barış olmaz! Bu seçim yasasıyla barış olmaz!
Barış bütüncül bir projedir. İktidarın dikte etmesiyle
olmaz! Tek tek herkese sorun ; “barış mı savaş mı?” diye alacağınız cevap yüzde
yüz “barış” olur. Bu noktadan sonra geri dönüş olmamalı…
AKP dilini değiştirmezse, bu süreç yarıda kesilirse bunun
tek sorumlusudur…
Yoğurdu bizim bulduğumuz kesin. Onun türevi ayranı da biz
keşfettik. Tartışmam bile çünkü her şeyi sulandırmakta üstümüze yok...
Yarın 1 Mayıs! Alanlardayız!
-geMici-
BATI-feneri ÇAKMAYA DEVAM EDİYOR…