Post: Tüylü hayvan derisi: “Belinde ince
bir ceylan postu, sırtında ağaç liflerinden örülmüş kaba bir atkı vardı.” A.H.
Müftüoğlu. Tarikatlarda şeyhlik makamı: Hacı Bektaş postu. Makam: “Kimin
meselesi geçim, kiminin seçim, kiminin post.” O. V. Kanık. Bazı deyimlerde
“can” anlamında kullanılan bir söz.
Yunancada
sonra anlamına gelen ön ek.
Modern: Çağdaş: “Bilmeyenin elinde en modern
aletler bir maden külçesi haline gelir.” M. Kaplan. Çağcıl.
Darbe: Vuruş, çarpış: “Başına şiddetli bir
darbe indirerek hayvanı sersemletti.” O.C. kaygılı. Bir ülkede baskı kurarak,
zor kullanarak veya demokratik yollardan yararlanarak hükümeti istifa ettirme
veya rejimi değiştirecek biçimde yönetimi devirme işi: “partisinin hükümet
darbesi yapacağına dair haber aldığını söylediğini, açık açık belirtmişti.” Ç.
Altan Birini kötü duruma düşüren, sarsan olay: “Bu, nereden ve kimden geldiği
belli olmayan darbe son kalkınma ümitlerini de silip süpürmüştü.” E.E. Talu.
Dün ve bugün
en çok duyduğunuz kelimelerin TDK sözlüğünde karşılıklarıyla başlayalım
istedim… “Post-Modern Darbe…” 16 yıl geçti üstünden 28 Şubat 1997’nin…
Radikal
gazetesi yazarı Türker Alkan 13 Haziran 97’de “Postmodern bir askeri müdahale”
yazısıyla günlük dilimize kazandırdı. 28 Şubat’ta yapılan Milli Güvenlik
Kurulunun aldığı kararlardan yaklaşık 3,5 ay sonra…
Oğlum daha
doğmamıştı. Doğacağından da haberim daha yoktu. Şimdi koca adam oldu. Esmer
uzun boylu bir adam… Zaman akıp gitmiş. Postmodern darbenin postu çoktan
üleştirilip, zarlar yeniden atılmış. Kıyı kenar çizgisi, kentsel dönüşüm ve
yolda olan yeni yer değiştirme yasası hayatımıza girmiş.
“Tamam, bu
kadar yeter. Sıra bizde. Biraz da biz postiş yapalım.” Dercesine toplam
sonuçlarıyla yüz yüze kalmışız.
Postmodern
maden yasaları tekrar dizildi. Postmodern eğitim sistemi yeniden dizayn edildi.
Postmodern hukuk taksit taksit paketlendi. Postmodern hayat biçimi ince ince
yedirildi. Sonuç başka bir post kavgası…
Son 16 yılla
sınırlandırmayın… Biraz daha geniş bakın. Geçmişe değil geleceğe… Yarına ve
ötesine… Postmodernleşmenin ötesine… Bizim başımıza gelen her musibeti kendi
başlarına gelmiş gibi çaktılar.
Çakma
duyguları iktidara çevirmenin rahatlığıyla yeni bir toplum mühendisliğine
soyundular. Dünün darbeleriyle ezilen solun üzerine post modern yeni bir
inşaatın ilk katındayız. Gökdelenlerin gölgesinde güneşsiz kalmanın sonbaharı…
Bugün birçok
kafa karıştıran kavramların ortasında biraz daha yalnızlaştırılmanın soluğunu
duyacaksınız. Kavganın hem ortasında dayak yiyeniz hem de sonucuyuz. Her şey
bizim etrafımızda dönüyor ama sayılmayanız. Görülmeyeniz. Var olmayanız.
İşte bunu
söylemek istedim dostlarım… Yolda karşılaşırsak konuşmayalım, bakışlarımızı
kaçırmadan gülümseyebiliriz. Yenilginin altında…
Şairlerimizi,
romancılarımızı, öykücülerimizi, sinemacılarımızı kaybederek eksiliyoruz… Ne?
-geMici-
BATI-feneri
ÇAKMAYA DEVAM EDİYOR…