21 Temmuz 2016 Perşembe

Ben seyirciyim abi…

Büyük analizler yapacak kapasite bizde ne arar. Biz seyirciyiz. Bir şeyler oluyor, seyrediyoruz. Gel diyorlar geliyoruz. “Gelmiyorum” diyecek kaba et miktarı bünyede ne yazık ki yok. Git diyorlar gidiyoruz. Yine yeterli oranda kaba et yok. Varmış gibi görünse de sonuç itibarıyla yok. Ne denilirse yaparım… Bir kere yeterli derecede iyi seyirciyim.

Piyasada dolaşan komplo teorileri, televizyonlarda yapılan ağırbaşlı yorumlara bakarsan abiler çözmüş mevzuyu ama onda da başka bir sorun var ne demek istediklerini çözmek için hakikatli delikanlı olmak şart. Hatta delikanlılığın ansiklopedisini yazmakta büyük fayda görüyorum. Ben o kadar okuyup yazacaksan onları niye dinliyorum. İnsanın kendisinden nefret etmesi gerekir ya da kesinlikle intihara meyillidir. Aslında her ikisinin de olabilirliği var.

İzliyoruz… Bilmiyoruz… Yetmez mi? Fazlası var eksiği yok.

Bilmemiz gerekenleri zaten herkes söylüyor. Bilmediklerimizin neler olduğunu zaten bilemeyiz adı üstünde bilinmez ya da bilinemez. Bilmemizi isteselerdi şakır şakır özgür basın yazar, televizyondaki akıllı arkadaşlar senaryo yazmak yerine her şeyi itinayla, en az benim de anlayabileceğim şekilde anlatırlardı. Hatta aralarında "Güzel sanatlar" mezunları var ise çizerek de olayı bize naklederlerdi. İşte o zaman “ben de biliyorum” diyebilirdim.
Şimdi ne biliyorum da ne yazayım abi? Ben seyirciyim!

Benim gördüklerimi, izlediklerimi sen de izliyorsun. Ha o kanalda ha bu kanalda, sonuçta izliyor, seyrediyorsun. Bir fark var mı? Kesinlikle var… Yayın yapan televizyon kanallarının logoları farklı mesela... Bahsettikleri evrensel adalet bu olsa gerek, herkese aynı senaryo, yorumcular değişik.

Ben en çok o kanaldaki bayan spikeri seviyorum. “O”ları yuvarlarken dudakları yoruma çok açık oluyor. İnsanın kilo vermesine çok yardımcı olduğu kesin. Yalnız rütük atlamış olabilir yayında +18 ibaresi yok. İyi bir vatandaş olarak bunu da belirmek isterim.

Haberler daha geç saate alınamaz mı mesela? Bence üzerinde düşünülmeli. Herkese çok yararı olabilir. Saat 24 bence uygundur. Arkasından da gelsin yorumcu amcalar, teyzeler. Ben böyle yazdım ya, yakında bu uygulamayı görürseniz fikir babasının ben olduğumu hatırlayın isterim. 

Yorum seçemesek de kimden dinleyeceğimizi özgür irademizle seçebiliyoruz. İnsanın seçme şansının olması ne güzel bir şey… Bak şimdi kendimi mutlu ettim. İnsan bir an için bile olsa kendini müthiş hissediyor.

Özgürlük bu işte…

Dünya küresel bir köy diyorlardı da ben de bunu “Kangırlı” zannediyordum. Değilmiş lan… Örneklerle anlatılınca ben de kavrayabiliyormuşum. İşte bunu biliyorum… Kafama çaka çaka öğrettiler! Aferin onlara... 

-geMici-



BATI-feneri ÇAKMAYA DEVAM EDİYOR…

18 Temmuz 2016 Pazartesi

Bir darbenin bize anlatamadıkları

“Memlekete yazık oluyor” falan diyoruz ya, hakikaten yazık oluyor. Memleketimiz her geçen gün özelliklerini yitiriyor. Değerlerini kaybediyor. Kendi kendine yetebilen yedi ülkeden biri olma özelliğimizi çoktan yitirdiğimizi biliyorduk da “darbe” yeteneğimizin kaybolduğunu yeni öğrenmiş olduk.

Oysa düne kadar memleketimizin en belirgin özelliğiydi. Aslında bu alanda oldukça deneyimimiz de vardır. Hele 12 Eylül darbesi kendi alanında bir dünya klasiği haline gelmiştir. Darbe deyince ilk akla gelen darbe olarak belleklerde yerini almıştır. CIA’in darbe derslerinde geri kalmış ülkelere örnek olarak gösterilmeye devam ettiği iddia edilmektedir.

Üzerinden 36 yıl geçmesine rağmen etkilerini her alanda sürdürmektedir. Hatta bir Allah’ın kulu çıkıp etkilerini silememiştir. Ve hatta  toplum hesaplaşmasını bile yapamamıştır. Yani o kadar efsaneleşmiş bir darbedir.

Hatta bugün içinde bulunduğumuz kalın kafalılık özelliğimizin tohumları o günlerde atılmış, zamanla serpilmiş ve bugün darbe bile yapamaz hale gelmiş bir toplum biçimlendirmiştir.
Lakin her biçimlendirmenin yan etkileri de oluyor. Bunlardan en önemlisi de demokrasiden fena halde kıllanan kitlelerin –anlık da olsa- maceramsı bir demokrasi anlayışının gözlemlenmesi olmuştur. Hiç hesapta olmayan bu yan etki, sosyolojik olarak sosyal endikasyona yorumlanabilir.

Kenan Evren yaşasaydı; “Ne tekim darbe böyle yapılmaz” der mevzuyu kesip koparırdı. Zaten en sevdiği huyu da kesip atmaktı. Hesaplarını kapamadan rezillikler tarihinin en müstesna yerinde yer almıştır. Asla da unutulmayacaktır.

Unutmayanların bir kısmı, bugün iktidar olmalarının yolunu açtığı için, diğer kısmı da memleketin nazik hallerinden ötürü unutmayacaktır. Zaten unutulabilecek bir durum da değildir.  

Son 14 yıldır mağdur olanların mağduriyetini ikiye katlaması da son darbenin bir diğer dikkati çeken özelliği olmuştur. Mutluluk gözyaşları meydanlara taşmıştır. “Demokrasi nöbeti” kavramı devşirilerek mana ve önemi arttırılmıştır.

Son darbenin topluma öğrettiği ciddi konular da olmuştur. Mesela meydanların sadece meydan olmadığını öğretmiştir. Demokrasinin meydanlarla var olabileceğini öğretmiştir. 2013’te memleketin gençlerinin neden meydanlara çıktığı şimdi daha anlaşılır olmuştur. Yani memleketin bir kısmı ciddi bir öğrenme süreci yaşamaktadır. Bu da iyi bir şeydir…

Normalleşme normal koşullarda olur… Anormal demokrasilerde de olabilecek şeyler de işte son birkaç günde yaşadıklarımız, gördüklerimiz olur. Buradan hayat çıkmaz… 
Çıkartamazsınız…

Geldiğimiz nokta iç savaşın ön sözü gibidir… Buradan acilen geri dönülmelidir. Bunun kazananı olmaz.

-geMici-



BATI-feneri ÇAKMAYA DEVAM EDİYOR…

17 Temmuz 2016 Pazar

Ne söylenebilir?

Hiç bir şey... Zaten yazı da bitmiştir! Şimdi uzatıp paragraflar dolusu ne yazayım? Kocaman bir HİÇ! Susmak da yetmiyor, olmuyor... Uçurumdan aşağıya hızla düşerken hiç olmazsa bir şey söylemek, hayır; HAYKIRMAK gerekiyor! 



Demokrasi!
Hukuk!
İnsan hakları!
Barış!
Yine de yetmiyor...
20 Temmuz 2015 Suruç...
10 ekim 2015 Ankara...
12 Ocak 2016 Ankara...
17 Şubat 2016 Ankara...
13 Mart 2016 Ankara...
19 Mart 2016 İstanbul...
28 Nisan 2016 Bursa...
1 Mayıs 2016 Gaziantep...
7 Haziran 2016 İstanbul...
28 Haziran 2016 İstanbul... Son bir yılın kısa özetidir...
Son 14 yılın politikalarının toplamıdır her şey... Bize yaptıklarının sonucudur. 1848`den beri hep ve sürekli yaptıklarının sonucudur!
Bütün bu olanları ve olacak olanları durdurmanın tek yolu "sensin..."
İnsan olmanın cephesinde bir olmaktır!
-geMici-
gemici@yandex.com

BATI-feneri ÇAKMAYA DEVAM EDİYOR...