...Ve çalış(a)mayan gazeteciler diye iki ayrılır. Aslına
bakarsanız bu ayrım biraz yanlıştır. "Biraz" kısmına gelirsek; gazeteci
çalışıp çalışamamasına göre ayrılmaz. Gazeteci yaptığı "işe" göre
ayrılır... "Havuza dalıp çıkanlar ve gazetecilik -her şeye rağmen- yapmaya
çalışanlar" diye...
Bu ayrımı "gazeteciler" ve "gazteciler"
diye ayırmak daha doğru olacak... Birisi "bu da mı haber değil"
diyorsa yaptığı işten şüphe duyuyordur ve hakikaten gazeteci değildir.
Zaten bir gazeteci, muhabir ne yaptığını iyi bilir. Yaptığı
standart 5N - 1K'dır. Haberin sorularına "doğru" yanıtlar bulmaya
çalışır ve bulgularını okur ile paylaşır. İşin temeli bu kadar basittir ama
olağan üstü dönemlerde kazın ayağı biraz farklıdır. Gazetecilik biraz
"dalikanlılık" işidir.
Gazetecilik için istediğiniz tanımı yapabilirsiniz ama bir
gerçeği göz ardı edemezsiniz. Gazeteci soru sorar. Gerçeğin sorularını sorar.
En önemlisi halk adına sorgular...
Hiç bilmiyorsa 5N-1K... Bunu becerse bari... Nerede? Ne
zaman? Kim? Neden? Nasıl? ve Kim?
10 Ocak'ta Çanakkale Memleket haber portalında küçük bir haber
vardı. Altı yıldır muhabirlik yapan Mine Tarım arkadaşımızın sosyal medyada
yayınladığı "10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü" kutlama mesajı...
Evet, bir kutlama mesajı haber olabilir. Eğer o mesaj
aşağıdaki gibi bir mesaj ise mutlaka da olmalıdır. Okur bilmelidir kendisine
ulaşan haberlerin, hangi koşulda yaşayan muhabirlerin kaleminden çıktığını.
(Eskiden mahreç ve muhabir adı yazardı) Ona göre okuduğu haberin "ne"
olduğunu bilmelidir.
"Sendikal
örgütlenmeden yoksun, yalnız bırakılmış, yıpranma tazminatı elinden alınmış, iş
güvencesi olmayan, kokuşmuş sistemde baskılara rağmen saygınlığını koruyan,
doğru yazmaya çalışan, dik duran, direnen tüm basın emekçilerinin 10 Ocak
Çalışan Gazeteciler Günü kutlu olsun."
Bir paragrafta özetlenmiş bir mesleğin "evrak-ı
metruke"si...
Zor günlerin zor işidir gazetecilik... Gücünü yazılı
kaynaklardan, yasalardan almaz.
Dayandığı güç "insanın haber alma, doğru
haber alma hakkından" alır. Gerisi kocaman bir yalandır.
Yok anayasada basın güvence altındaymış da falan filan...
Hepsi yalan! Adamı içeri atarlar sonra da adamına göre bir suç yaratırlar.
Sonra da "gazetecilikten içeride kim var?" diye sorarlar...
Sarı sendika vardır da sarı gazetecilik yok mu
sanıyorsunuz... Ah koçum ah her yer sarımtırak...
-geMici-
gemici@yandex.com
BATI-feneri ÇAKMAYA
DEVAM EDİYOR...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder