25 Nisan 2016 Pazartesi

İyi bilin bunları…

Protesto anayasal haktır… Demokrasilerde her şey protesto edilebilir. Anayasa karşısında herkes eşittir. Ve benzeri birçok cümleyi ardı ardına sıralayabilirsiniz. Lakin pratikte işler biraz farklı işler. TOMA ne işe yarar sanıyorsunuz…

1 Mayıs haftasına girdik… İşçi ve emekçilerin dayanışma günü! Burjuvaziye karşı, sömürüye karşı emekçilerin yan yana durduğu ve burjuvaziye “Sömür sömür nereye kadar? Haklarımızı söke söke, bir araya gelerek alırız” dedikleri gün…

Burjuvazinin de “Vay be çok kalabalıklar. Bunlara biraz hak mak verelim. Çok fena tırstım” dediği gündür. Tabi bunları diyecek burjuvazinin olması gerekir. Üretim araçlarını elinde bulunduran bir sınıfın var olması gerekir.

Hani krediyi doğrultmuş (Burjuvazi cebinden para harcamaz. Cebinden para harcayarak yatırım yapan burjuvazi pek muteber değildir.) üretim araçları satın almış ya da kiralayarak bir şeyler üreten tanıdığınız birileri var mı çevrenizde?    

İş yapan çok, üretim şimdilik yok… Bizim burjuvazimiz ticaret burjuvazisi… Ahmet’ten alır Mehmet’e satar. Aradaki farkı da “indira-gandi” yapar… (Gandi’ye ayıp ettik şimdi.) Ya da devlet ihalesiyle idare eder. Hiçbir şey bilmiyorsa “yap-işlet-devret”ten 35 dolar artı kadeve ile on yıl köprüyü işletir.  

İşleten onlar da işletilen kim? Muz gibi soyulurken sermaye sahiplerinin kendilerine “kentsoylu” muamelesi yapması “işçi sınıfına” ayıp oluyor. Ortaya çıkıp da “AYIP OLUYOR” diye “PROTESTO” edersen yani “ANAYASAL” haklarını kullanırsan ve “TOMA” dediğimiz araç tarafından ıslanıp GAZLANIR’san memleketimde demokrasinin işleyiş biçimini de tanıklık etmiş olursun.

En azından bunu bile hayatta bir kere tecrübe etmek için bile 1 MAYIS MEYDANLARINA çıkılır… Hayata gülümsemek için bile olsa denenmesi gereken bir olay olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. İleride torunlarınıza anlatabileceğiniz bir anınız olur.

Siz anı biriktirmek için gelin yine gelin… Bunlar son turlar…

Burjuvazi sıkıntısı çekilince de “Burjuva Kültürü” olmuyor. Acayip bir şey bu… Zaten bu kavramlar bize ters. “Sömürüyorlar ama ‘………..’ da yapıyorlar tarzı iç güdüsel cümlelerin savunma aracı yapıldığı memleket kahvelerinde sınıf çelişkisinden bahsetmek, okuma yazma bilmeyen birine kuantum fiziği anlatmak gibi bir şey...

Emeği ile geçinen birinin “sınıf mücadelesi” içinde yer alması gerekir. Olağanı da budur. Niçin burada yer alması gerektiğini bilir. Sınıf bilimci konusunda donanımlıdır. Zaten diğerine “işçi” değil “lümpen” diyoruz… Da sınıf bilinci pazarda litreyle satılan bir şey değil ki… 

Sendikaların çabalarıyla, işçilerin kendilerine “soru” sormasıyla falan ilintilidir. Bu başarılabilecek bir şey midir?

Evet / hayır…

Şahsen bu konuda tereddütlerim var… 12 Eylül hepsini ters yüz etti… Memleketin neresine baksan darbecileri görüyorsun.

Anı biriktirelim… 1Mayıs alanlarına…

-geMici-


BATI-feneri ÇAKMAYA DEVAM EDİYOR…


Hiç yorum yok: