Burası Çanakkale... Çanakkale hakkında bir çok tanım
yapılabilir. Barışın kenti diyebilirsiniz. Göç yollarının çakıştığı kent
diyebilirsiniz. Kültürlerin buluştuğu kent diyebilirsiniz. Rüzgarın başkenti
diyebilirsiniz. Herkesin bu kent hakkında kendince bir tanımı olabilir…
Bu kenti kent yapan özgürlüklerdir. Bu kentin
sokaklarında esen sadece rüzgar değil, hoşgörüdür. Şiddetin asla kök
sal(a)madığı kenttir. Çanakkale’yi Çanakkale yapan kendine özgü yaşam tarzıdır.
İnsanların birbirine karşı duyduğu saygıdır.
Bu kent 24 saat yaşar… Ve hala birbirine selam verip,
ayak üstü de olsa “nasılsın? Neler yapıyorsun” sıcaklığında yaşanabilir bir
kenttir…
Kapalı toplum değildir. Şeffaflık yaşam biçimidir.
Mesela “folklor oynayanlar” hakkında abuk sabuk yorum yapan
çıkmaz. Karaman’da yaşanan olaylar bu kentte yaşanmaz.
Bugün hala “kordonda kızlarımız rahatça gece gündüz
rahatça dolaşabilirler” örneğini verebiliyorsak ve bunu bu kentin bir
özelliği olarak anlatabiliyorsak bu hepimizin başarısıdır. Ve bunu elbirliği
ile korumak zorundayız. Farkımızı ortaya ancak bu özelliklerimizi sürdürebilir
kılarak koyabiliriz.
Her konuda sivil toplum kuruluşlarına kulak vermek
zorundayız. Meslek örgütlerinin, emek örgütlerinin içinde yer alarak bunu
başarabiliriz. Örgütlü toplum olma özelliğimizi sürdürmeliyiz. Bir başımıza bir
şey yapamayız ama bir arada her şeyi başarabiliriz.
Evet, suskunuz… Bir noktaya kadar sesimiz çıkmayabilir.
Yeri ve zamanı gelince sokaklara çıkmasını da biliriz. Burası Çanakkale…
Abuk sabuk siyasetçilerin varlığına katlanabiliriz. Ama
yaşantımıza müdahale etmeye kalktıklarında “dur” demesini de biliriz. Çünkü
hala bu kenttin güzel insanları, içine çektikleri nefeste “Çanakkale Rüzgarı”nı
kılcal damarlarına kadar hissederler.
Biz burada kalıcıyız… Teknokrat, bürokrat gelir gider.
Burada kaldıkları sürece bize hizmet ederler, karşılığında teşekkür ederiz
zaten devlet de onların hakkını öder. Hepsi bu!
Yeri gelmişken: “Merkez Ortaokulunu” geri istiyoruz. Ayrıntıları için eski yazılarıma
bakabilirsiniz.
Sevgili Çanakkaleliler… Bu kenti tüm hücrelerinizde
hissetmek isterseniz kent dışına çıkın, çok değil birkaç gün gittiğiniz yerde
yaşamaya çalışın. Çanakkale’nin farkını o zaman hissedeceksiniz.
Bu yazıyı da “memleket çocuğu yazmış” edasıyla değil de
Çanakkale’yi içerek okuyun…
-geMici-
BATI-feneri
ÇAKMAYA DEVAM EDİYOR…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder