Demokratik ülkelerde iş ve işveren arasındaki ilişki
şöyle şekillenir... İşçiler sendikada örgütlüdür. İşverenin de kendine göre,
örneğin TÜSİAD benzeri bir dernek altında örgütlüdür. Zaten örgütlü toplum
böyle bir şeydir…
Normal şartlar altında birbirine ihtiyacı olan ama taban
tabana da zıt iki kesim arasında demokratik bir çekişme başlar. Bu çekişmenin
kurallarını da hukuk belirler… Harala gürele bir şekilde hayat devam eder. Tabi
normal şartlar altında.
Yine demokratik ülkelerde herhangi biri çıkıp; “işçiler
benim güvencem altındadır.” deyip işçi haklarını kırpamaz. İşçi Sınıfı bu
hakları uzun mücadeleler sonunda kazanmıştır. Hukuk devletinde güvence
hukuktur. Kişiler kendi konumları çerçevesinde “güvenceniz benim” demesinin bir
manası yoktur. Tabi hukukun geçerli olduğu ve yaşama hayatını belirlediği
ülkelerde bu böyledir.
Bizim gibi ülkelerde yani sandık merkezli demokrasilerde
sandıktan çıkan kafasına göre takılmaya başlar…
Hukuku kendisine benzetir. Eğitimi kendisine benzetir.
Çalışma hayatını kendisine benzetir. Uluslar arası ilişkileri kendine benzetir.
Zaten sandık demokrasisini sürdüre bilmek için elindeki “inanç” kozunu, dozunu
artırarak kullanır ki, sürdürülebilir bir iktidara sahip olabilsin…
Akşam işim var diye yatan –başbakan bile olsa- sabah
kalktığında işsiz kalıyorsa memleketteki iş güvencesinin durumunu siz hesap
edin…
Bütün bunlar yaşanırken yani başbakan işsiz kalırken bir
de baktık ki meclisten bir yasa çıkmış… ‘Özel istihdam büroları’
Bu özel istihdam büroları gayet şık bürolar olacağı
kesin. Faydaları da varmış… Ne olduğunu göreceğiz. Ama çaktırmadan gözümüze
soka soka çalışma hayatını ve barışını bozdukları kesin.
12 Eylül sendikaları tırpanlarken, bugünün iktidarı
toptan yok etmenin peşinde. Sonra da ortaya çıkıp “işçinin güvencesi benim”
deme hakkını elde etmiş oluyor. Hepimize sınıfsal iyi günler…
Sendikalar, işçiyi yük görmeye başladığı anda iş
bitmiştir. Biz de yazmaya devam ediyoruz. Neyi yazıyorsak… Ya da gerçekten yazı
yazmak çok mu elzemdir. Yok böyle bir şey… Ben sadece yazıları tarihe not
düşmek adına yazmaya devam ediyorum, hepsi bu!
Biliyorum ki, herkes her şeyin farkında… Başbakan bile
beş ay dayanmış da bu insanlar bu kadar kör mü sanıyorsunuz. Başbakan
değişikliği bakalım iktidar partisinin Çanakkale kadrolarını nasıl etkileyecek…
Bence şuna dikkat edin derim…. Hani bankalardan ve
firmalardan size mesaj geliyor da altında şu numaraya “istemiyom” diye mesaj
atarsanız bir daha mesaj gelmiyecek gibi bir ibare var ya… İşte o dip not “Bülent
Turan”ında mesajlarında görürseniz çok şey değişmiş demektir…
Değişir değişir hepsi değişir… Bundan sonra da Mehmet Daniş’ten
mesaj gelmeye başlarsa bir de… İl başkanı da değişmiş demektir. Şaka gibi…
-geMici-
BATI-feneri
ÇAKAMAYA DEVAM EDİYOR…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder