Diplomasız adama yetki verirsen olacağı tam da
budur. Ehliyetsiz adama TIR teslim etmek
gibi bir şey… Neden sonuç ilişkisi içerisinde memleketin gelip geleceği nokta
'tam' da burasıdır. Ne eksik ne fazla... Kabine amiri açıkça “anayasa yoktur,
babayasalara geldiniz” derken geldiğimiz noktayı tescilledi.
Bütün bu söylem biçiminin bir anlamı olmalı… Yoksa
ısrarla hukuksuzluk vurgusu neden yapılsın?
Acaba böyle deyince yaptıkları hukuksuzluklar ortadan mı
kalkıyor? Eğer kalkıyorsa herkes başının çaresine baksın. Madem anayasa yok
otorite de yoktur. Vali yok, kolluk
kuvvetleri yok, iddia makamı yok, hakim yoktur… Hükümsüzdür. “Kimliğimi
kaybettim, hükümsüzdür” deki hükümsüzdür var ya işte o… Yani geçersizdir.
İşlediğiniz herhangi bir suçtan sizi kimse yakalama,
mahkeme etme ve infazı gerçekleştirme yetkisi 1 Haziran 2016 tarihinden
itibaren hiç kimsede yoktur.
Suçun başlangıcından infazın sonuna kadar yetkili
görevliler (Polis, Jandarma, Savcı, Hakim, İnfaz Koruma Memuru) gücünü
yasalardan alır. Yasaların da dayanağı, temeli anayasadır. Temel yoksa Dursun
verelim diyemezsiniz… İşi Karadeniz fıkraları temizlemez… Temel yasa yoksa…
Toplum da yoktur.
Tek adalet orman kanunudur. İşte bu noktada herkes başının çaresine
baksın. Madem istenen bu, buyurun
memleketin haline. Diplomasız adama
verilen yetkinin sonu budur.
Hukuksuzluğu savunan bir kabin amiri ile yapılacak hiçbir
şey yoktur.
Amerika ile aynı fikirde olacağımı hiç zannetmezdim. Akepe sayesinde bu da oldu... Amerika; “FETÖ
örgütü diye bir örgüt tanımıyoruz.”
İlginçliğe bak ben de tanımıyorum.
Yolsuzluğun ne olduğunu biliyorum da uyduruk terör örgütü
bilmiyorum. Siz gidin onu kendi
tabanınıza, kendinize yutturun.
İşin ilginç tarafı yolsuzluk algısı yerine darbe algısını
yerleştirmek için uydurduklarına kendileri de feci şekilde inanmış durumda.
Kitlesel bir rüya görüyorlar… Uyandıklarında ne diyecekler, bu toplumun yüzüne
nasıl bakacaklar, bekleyip göreceğiz…
Tek kurtuluşları hukuksuzluk… İşte bunun için anayasayı falan tanımam
ayaklarına yatıyorlar. Ama biz
yatmıyoruz... Hukuksuzluğu meşru haline getirince 17/25 Aralık, Gezi
cinayetleri, Memleketin düştüğü uluslararası arenadaki itibarı, ekonomik
zararları, ötekileştirme, din bağnazlığı, eğitimin içine edilmişliği, keyfi
keder açıklamalar, Patlayan canlı bombalar, barışa kurşun sıkanlar,
bürokrasideki taraftar uygulamaların da hükümsüzleşeceğini sanıyorlarsa feci
şekilde derin uykudalar…
Size ne seri katilden? Asıl siz memleketin seri katiline
bakın... Ben size bir ipucu vereyim. Katil, ne bahçıvan ne de aşçıbaşı...
16 Haziran’da vizyonda!
-geMici-
BATI-feneri
ÇAKMAYA DEVAM EDİYOR…
NOT:
Kocası hırsızlıktan meslekten atılmış birinin alın teri ile çalışmanın, hayat
kurmanın ne anlama geldiğini bilmesi mümkün mü? Battıkça batıyorlar… Nasıl
saldıracaklarını şaşırdılar…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder