22 Şubat 2016 Pazartesi

Benim için sorun yok…

Hakkımda bilinmesi gereken ne varsa “derin” de bilir. Zaten bu uygulamanın (Kişisel Verilerin Korunması Kanunu) bir başka benzerini lisede okurken yapmışlardı. Koca bir kartona, oturma planına göre fotoğraflarımızı yapıştırdılar. Altına da parmak izlerimizi aldılar, doğru istihbarata… Fişleme meselesi yeni değil yani. Bu devletin damarlarında var diyeceğim ama esas yöneticilerin damarlarında var…

İktidarı eline geçiren, iktidarını korumak için muhalefeti zapturapt altına almayı bir beceri zannediyor. İktidarını -güya- garantide tutacak. Yok öyle bir şey… Dünyanın hangi diktatörü sonsuza kadar iktidarını sürdürebilmiş? Var mı örnek? Yok!

Yurttaşların tüm özel bilgileri bir havuzda toplanacakmış… Mezhep, gen haritası, karı-kocanın cinsel yaşamına dair bilgiler, (acaba metresle olan münasebette girecek mi? Ayrıca kesin olarak olmalı, unutulmamalı.), çıplak fotoğraflar, aklınıza ne geliyorsa kişisel veri sayılacak ve dosyanızda olacak. Yani bu beylere “parmak izi” yetmiyor… Ayrıca Ankara bombacısına sadece parmak izinden ulaşmışlardı.

MİT, Jandarma, polis bu bilgilere istediği gibi erişim hakkı kazanacak. Zaten istihbarat bu bilgileri kullanamayacaksa niye dosyalansın? Kullanılmayan bilgi ne işe yarar de mi?
Devlet, yurttaşların psikolojik ve fiziki sağlığından hangi partiyi desteklediğine kadar özel bilgilerini alıp “fişleyecek…”  

İş bunlarla da kalmıyor… MİT’ten daha ileri, iktidara bağlı bir istihbarat örgütü kurulması öngörülüyor. Kurul yedi kişiden oluşacakmış, üçünü cumhurbaşkanı, dördünü bakanlar kurulu atayacakmış.

Hani başbakan yakın bir zamanda, konuşmasında bize sordu ya; “Güvenlik mi özgürlük mü?” diye. Cevabını da kendisi vermiş oldu. Madem kendin cevap verecektin niye sordun? Ha bu arada “güvenlik” ve “özgürlük” birbirini götüren iki seçenek değildir. Bu algıyı da kendince -çaktırmadan- oluşturmaya çalışıyor…

Özgürlükler güven oluşturur… Özgür insan kendini güvende hisseder! Yaptığı işi doğru yapmıyorsan, mesela hırsızsan, sahtekarsan, milletin a. koymayı kafana koyduysan, havadan nem kapmaya başlarsın… Kendini boşlukta hissedersin. Kendine güvenli bir zemin yaratmak için de böyle kılıflar yaratırsın!

Demokrasiyi birden kımıl zararlısı gibi görmeye başlarsın. Taraftarın değilse ya “vatan haini” dersin ya da devlet düşmanı ilan edersin! Darbe teşebbüsünden içeri atmak da çabası… Yanına bir de “silahlı örgüt” kakaladın mı oldu da bitti maşallah.

Zaten bu zamanlarda iddia makamı iddia etmiyor. Gerek bile duymuyor. Sana; “suçsuzluğunu ispatla” diyorlar. İstersen koçum…

Şimdi ben bunları yazdım ya, millette bir “fişlenme” krizi mi oluşacağını sanıyorsunuz? Yok öyle bir şey… İktidara bu konuda uyarayım. Toplumda duyarsızlık oluştuysa bunun üzerine iyi düşünün derim. Toplumsal basıncı bir yere kadar zapt edebilirsiniz…

Sonra?

Ateş, her yeri yakar…

-geMici-


BATI-feneri ÇAKMAYA DEVAM EDİYOR…      


Hiç yorum yok: