29 Şubat 2016 Pazartesi

Kim bunlar?

Köprünün kendisi yok ama adı belli olmuş. Yersen… Adam milletvekili olalı 3 ay olmuş ama yılın milletvekili seçilmiş. Nasıl oluyorsa… Can Dündar ve Erdem gül’ün serbest kalmasına sevinmiş, “höst” dediler anında kıvırdı. Uzat uzatabildiğin kadar. Kendi oluşturdukları algının içinde boğulmak üzereler. Ve hala zırvalamaya devam ediyorlar…

Zırvalamalarına bir şey demiyorum da bunları haber yerine koyanların “gazeteci” olma ihtimali var mı? Boş verdim, bu zırvaları haber diye okuyan var mı? Bugün gazeteci diye ortalıkta dolananların birçoğu bu dönemle birlikte silinip gidecektir. Kavramların içi boşaltıldı ama gazetecilik mesleğin içi “yalanlarla” dolduruldu.

Mafya ile devlet arasındaki en temel ayrım hukuktur… Devlet de mafya gibi davranmaya başlarsa, elindeki gücü hoyratça halkına karşı kullanırsa arada “hukuk” farkı kalmamıştır. Hemen hemen her üniversitede açılan hukuk fakültelerini kapatın! Adalet sistemi içinde çalışan herkesi emekli edin! İmam Hatiplere önem verin!

AKP, kendi içindeki tek adamlık anlayışını memleketin yönetim biçimi yapmaya çalışıyor. Kendileri bundan memnunsa bence sorun yok. Bir gecede tüm il yönetimini görevden alıp ertesi gün yeni bir yönetim atanmasını kendilerine layık görüyorlarsa hakikaten bence sorun yok. Aslına bakarsan bu anlayışta bir partinin olup olmamasının da pek önemi yok. “Nasıl olsa tek adamla işler çözülüyor” bu kalabalığa gerek var mı?

AKP, Çanakkale’den kaç milletvekili çıkardı? Bir, iki? Hangisi? İki derseniz adını sorarım… Kitap adı gibi oldu: “Milletvekilinin adı yok!”

Osmanlı sevdalıları diyoruz ya aslında o sevda Tanzimat öncesi Osmanlı hülyası… Aslına bakarsanız böyle bir hülya da yok! Para ile çakışmayan hiçbir şey sözlüklerinde bulunmaz. Yaptıkları her şeyin yolu paraya çıkar… Duble olsun yolları… “Duble” kelimesi sadece yolda kullanırlar… Yolları da yapan “dubleler…”  

Takmadıkları AYM, hukuk sisteminin en zirvesi… Anayasayı rafa kaldıran, mahkemesini takmayan bir anlayışın meşruluğu var mıdır yok mudur? Kendi dikildiğin zemini yok sayarsan… 7 Haziran’dan sonra da Bahçeli meclisin bir yanını tanımayarak bulunduğu zemini inkar etmişti…

Bugünün bu siyasi anlayışı yüzünden toplumun bağları çözülmüştür. Birbirimize bağlayan duygusal nedenler çözülmüştür. Toplum gevşemiştir. Fiili olarak olmasa da bölünmüşlük budur.

Güzel ülkem, hırsızlıkların hukuksuzluğuna feda edildi… 90 yıllık enkaz yok ortada son 13 yılın enkazı var! İşte bunun kaldırılması gerekiyor…

Sonra; reklamlar…

-geMici-



BATI-feneri ÇAKMAYA DEVAM EDİYOR…     

Hiç yorum yok: