15 Şubat 2016 Pazartesi

Dünya Haritasını şöyle bir alın elinize…

“İşsizlik düştü…” Savaş öncesi moral veriyorlar, komedi. “Ekonominin çarkları felaket iyi” demeye getiriyorlar. Bunu bir yere kaydedin…

Geçen yüzyılın başında İngiltere – Fransa arasındaki anlaşma bugünlerde son bulmuşa benziyor. Orta-Doğu haritası içinde bulunduğumuz yüzyılın başında, yani bugünlerde tekrar, sil baştan çiziliyor…   

Bu iş sadece İngiltere ve Fransa ile ol(a)mayacağı anlaşılmış vaziyette. Yeni aktörler devreye girdi… ABD, Rusya, Çin de üstüne düşeni -hakkaniyet esaslı-  ısrarla istiyor. Zaten bu konuda büyük bir müttefiklik hukuku kurulmuş durumda. Bizim caz yapmamız bundan… İşsizlik düşüyor, ekonomimiz iyi ama…

Arada Birilerinin Deneyip, tezgâhladığı IŞİD ne hikmetse –neredeyse- dünya koalisyonu karşısında hala varlığını sürdürüyor… Temizleme işlemi Sünni Müslüman hattına havale edilmiş sanki. Kim onlar? Sünni Araplar. Din tüccarları.

Birinci Dünya savaşında Osmanlıyı arkadan vurmuş ve Arap Yarımadasından bizi süren din kardeşlerimiz(!) Havaleyi kabul edenler, aynı zamanda IŞİD’i yaratanlar, hepsi bir arada… Kanıt olarak da Can Dündar ve Erdem Gül’ün iddia namesi rahatlıkla gösterilebilinir… 
   
Senaryo şöyle… Askerlikten pek anlamayan zaten tüm güvenliğini ABD’ye havale etmiş Körfez devletleri (Başlarında CIA onaylı faysalcıklar), bize ait olduğu iddia edilen İncirlik Üssüne savaş uçağı gönderirler…

Para var uçak var… Asker olmasa da olur, zaten onlar rahatlıkla buluna bilinir. Nereden? Türkiye’den… İşsizlik düşüp de tam da ekonomi şahlanırken nerden çıktı şimdi bu?

Uçakların bugüne kadar savaş kazandığı görülmüş şey değil. Karadan da birileri gitmesi lazım. 1984’ten beri bombaladığımız kandil hala üstüne düşüne yapmaya devam ediyor. Yani uçak işi yaş iş… Karadan birilerinin yürümesi lazım! İşte o biziz… Kamuoyu ikna edilmeli yüzde 49,5’i zaten ikna edilmiş, gerisi yolda düzülür misali YPG bahaneli obüs bombardımanı. Katakulli hazır… Düğmeye basılmış, haritayı önüne koymuş dünya koalisyonu ha bire yeni sınırları çiziktiriyor…

Bizimkilerin de o sınırları bildiğini sanmıyorum… Şam’daki Emevi camisi sınırlar içerisinde kalır mı kalmaz mı bilmem ama bundan sonra fotoğrafını bile göstereceklerini sanmıyorum. İstersiniz ama de mi? İstersiniz istersiniz… Birileri de “Diyarbakır Ulu Cami’nde namaz kılacağız” dese “oh oh ne güzel” demezsiniz.

Empati kurmak böyle bir şey… Yüzyıldır barış içinde yaşamak için ne kadar çabalasak da birilerine bu feci şekilde batıyor ve barışın içine etmeye çalışıyor. Ne zaman hak hukuk desek, insanca yaşamaktan bahsetsek karşımızda hamasi bir duvar dikiyorlar, gölgesinde savaş çığlıkları… En çok desteği de bu savaşta hayatını kaybedecek gençlerden görüyorlar…

“Bu ne yaman çelişki anne…”

-geMici-

gemici@yandex.com          

BATI-feneri ÇAKMAYA DEVAM EDİYOR…


Hiç yorum yok: